Showing posts with label salata. Show all posts
Showing posts with label salata. Show all posts

Friday, May 8, 2015

bat



tokat yöresine has bir yemek bu. ama amasyalılar da yaparmış. nitekim amasyalı bir iş arkadaşımız geçen gün öğlen mutfakta yaptı, hep beraber yedik :)

1 su bardağı yeşil mercimek
1/2 su bardağı kısırlık bulgur
1 çorba kaşığı domates salçası
1/2 çorba kaşığı biber salçası
maydanoz, yeşil soğan, taze nane, domates
zeytinyağ, limon, nar ekşisi
tuz, kırmızı pul biber, kimyon

yeşil mercimeği 1.5 su bardağı su ile kısık ateşte pişiriyoruz. sert olmayacak ama çok da dağılmadan tencerenin altını kapatıp içine bulguru döküyoruz. salçasını da ekleyip şöyle bir karıştırıp kapağı kapalı demlenmeye bırakıyoruz.

bu arada yeşillikleri ufak ufak doğruyoruz. mercimek, bulgur ılık hale gelince sebzeleri de ekliyoruz. üzerine zeytinyağ, limon, nar ekşisi, baharatları ekleyip karıştırıyoruz. bu malzemeleri ne kadar koyacağınız tamamen sizin damak zevkinize kalmış.

mis gibi harika bir yemek oluyor. ılık ılık yeniyor.

aslında bu yemek taze toplanmış asma yaprakları ile yenirmiş. yaprakları kaynar suda şöyle bir bekletip çıkartıp, sonra da elinizde kaşık gibi tutarak batı yiyorsunuz.

buna alternatif olarak kızarmış ekmekle yenebiliyor. biz öyle yaptık. kızarmış ekmek dilimlerinin üzerine koyup yedik..

Friday, May 2, 2014

bruschetta



gelelim sadede. ciabatta yapmamın asıl nedeni bruschetta'ya ulaşmaktı sevgili izleyiciler..

her ikisi için de ilhamı verense mini malta gezimiz oldu. italya'nın başka bölgelerine daha önce yaptığım yolculuklarda olduğu gibi gene, oralara ait olmadığım gerçeği fena halde yedi bitirdi beni. italya, italyan kültürü, mutfağı, mimarisi, havası, suyu, dünya üzerinde bir başka dünya bence. malta italya değil güya ama çok italyan..

kuzeydeki gerçeklere geri dönersek durum çok da kötü değil. en azından başarılı bir ciabatta yapım aşaması sonrası harika bruschettalar yedik :)

iki farklı çeşit yaptım..

ilkine 1/2 soğan, 2 diş sarımsak, 1 büyük domates, 1 mozarella peynir, 1 avuç kıyılmış maydanoz koydum. soğanı mümkün olduğunca minik minik doğruyoruz, sarımsağı sarımsak ezeceğinden geçiriyoruz. domates ve mozarellayı da küp küp doğruyoruz. bunları tıpkı salata yapar gibi çukur bir kapta bol zeytinyağı ve biraz balzemik sirke ve tuz ile karıştırıyoruz.

diğerine ise gene küp küp doğranmış 1 domates, 1 mozarella peynir, 1 avokoda, tuz, karabiber, zeytinyağ ve balzemik sirke koyuyoruz. üzerine de kıyılmış taze fesleğen koymak gerekiyordu ama almayı unuttuğum için fena halde eksik kaldı ama siz unutmayın.

bunları hazırlamadan önce ciabatta ekmekleri dilimleyip fırında önce bir yüzlerini ve sonra da diğer yüzlerini güzelce kızartıyoruz. dışarı çıkartıp biraz soğuduklarında ise bu salata malzemelerini üzerlerine döşüyoruz. kaşıkla malzemeleri yerleştirirken bir yandan da her bir dilimin üzerine kabın dibindeki zeytinyağından da gene kaşıkla ekstra koyuyoruz. kızarmış ekmekler zeytinyağ ile yer yer yumuşuyor.

bu harika başlangıç yemeğini sadece çorba yaptığınız hafif bir akşam yemeğine hazırlayabilirsiniz. ya da şarap yanında da iyi gidiyor. insan yemeğe doyamıyor. kesin bilgi..

Thursday, December 5, 2013

tavuk ciğeri pate


1/2 kg tavuk ciğeri
1 soğan
tereyağ, süt
frenk soğanı, elma
tuz, karabiber

soğanı yemeklik doğrayıp 1 tatlı kaşığı kadar, yani gayet az bir tereyağında kavuruyoruz.

küp küp doğradığımız ciğerleri katıyoruz. hızlı ateşte tavayı sallayarak pişiriyoruz. dışı pişip içi sulu kalacak. tuz, biber ekliyoruz. ocaktan alıp 5 dakika bekletiyoruz. sonra 1 tatlı kaşığı dolaptan çıkmış sert tereyağı ve 2 yemek kaşığı sütle blendırdan geçirip püre yapıyoruz.

biz bunu kimyonlu kıtır ekmek üzerinde yedik. ama tatlı olmadığı sürece her ekmekle olur bence. ekmeği fırında hafif kıtır hale getirerek.

son olarak da ince kıyılmış frenk soğanı (çim soğan deniyor isveç'te) ve minicik küpler şeklinde doğradığımız elma ile süslüyoruz.

çok, pek çok afiyet oluyor..

Sunday, April 14, 2013

limonata


ev yapımı limonata diye birşey var antin kuntin kafelerin menülerinde. sanki çok zor, enteresan birşey. deli saçması fiyatı var bu ev yapımı limonataların.

buyrun bu tarifi deneyin. iddia ediyorum, hiçbir cihangir kafesinde limonata daha güzel değil :)

4 limon
1 su bardağı şeker

limonlar kocaman limonlardı. öncelikle onu söyleyeyim. limonları yıkayıp kurumalarını bekledim. kabukları nemli olursa rahat rendelenmiyor.

3 limonun kabuklarını derin bir kabın içine rendenin kalın tarafıyla bir güzel rendeliyoruz. bütün sarı kısımları alıyoruz. sonra bu limonları yemeklik soğan doğrar gibi (tabii daha büyük) kare kare doğruyoruz. rendelediğimiz kabukların üzerine koyuyoruz. 1 bardak şekeri de boşaltıp hepsini mıncıklıyoruz. elime tek seferlik eldivenlerden geçirip yaptım bu işi. bütün limon parçaları tüm suyunu çıkarana kadar, baya köfte yoğurur gibi hareketler yaptım.

4. limonu ikiye kesip limon sıkacağı ile suyunu sıkıyoruz ve bunu da kabımıza boşaltıyoruz. sonra bir sürahinin üzerine tel süzgeçi koyup bir kaşıkla bastırarak bu karışımı süzgeçten geçiriyoruz. kalan posaları tekrar ilk kaba koyup üzerlerine 2 bardak su ekleyip bir kez daha süzgeçten geçirdim. çünkü hala limonlu ve şekerliydi posa.

bu aşamada nane olayı mevcut. isterseniz bir avuç naneyi bir havanda hafif ezerek limonataya katabilirsiniz. ve tabii süslemek için de içine nane yaprakları koyabilirsiniz.

bu işlemlerin sonunda oldukça konsantre bir limonata oluyor sürahide. tadına bakarak 1-2 bardak daha su ekledim. sürahiyi dolaba kaldırdım. dolabı açtığımda enfes bir koku kaplamıştı içeriyi.

enfes limonatanın, enfes kokusu :)

Monday, April 1, 2013

mercimek köftesi


1 su bardağı kırmızı mercimek
1 su bardağı ince bulgur
1 soğan
1 çorba kaşığı salça
taze soğan, maydanoz
1/2 limon suyu
zeytinyağ
tuz, karabiber, kimyon, sumak

mercimeği yıkayıp 3.5 su bardağı su ile kaynatıyoruz. mercimekler iyice yumuşuyor, pişiyor. içine bulguru da katıp ocakta şöyle bir karıştırıp ateşten alıyoruz. kapağı kapalı bir şekilde bulgurlar yumuşasın diye bekliyor.

bu esnada soğanı ince ince doğruyoruz. burda uyarmak isterim ki benim gibi dalıp yemeklik doğrarsanız mercimek köftesi için biraz büyük oluyorlar. bence ince doğransa daha iyi. tavaya bol zeytinyağı koyup soğanları pembeleştiriyoruz. salçayı da ekleyip biraz kavurup ocaktan alıyoruz.

bulgurlar da yumuşadıysa soğanları tencereye ekliyoruz. tahta ya da plastik bir kaşık yardımıyla iyice karıştırıyoruz. tüm baharatları da koyup karıştırmaya devam ediyoruz. arada tadına bakıp tuzu, karabiberi az geldiyse ekleyebilirsiniz. kimyon ve sumak çok yakışıyor mercimek köftesine. ikisini de korkmadan ama dikkatlice ekleyebilirsiniz.

en son limon suyu, soğan ve maydanozları da ekleyip şöyle bir karıştırıyoruz. mercimek köftesi hazır oluyor. henüz sıcak olduğu için biraz cıvık olabilir. soğuyunca şekil verebilirsiniz. fakat ben bir cam kaseye koyup servis yaptım. kaşık kaşık aldık tabaklarımıza. gayet güzel oldu bence.

bir de maydanoz ve bildiğimiz yeşil soğan yerine ince ince çim soğanlardan kullandım sadece. iyi oldu. çünkü dürüst olmak gerekirse ben mercimek köftesini sadece maydanozla severim. ama soğansız olmaz der çoğunluk. bu ikisinin ortası gibi oldu :)


Tuesday, August 9, 2011

haşlanmış mısır


eski mısırların tadı da kokusu da yok artık sanki ama gene de haşlanmış mısır güzel birşeydir. biz çocukken sokaktaki mısırcıdan aldığımız mısırları yer, sonra da koçanından suyunu emerdik. annelerin pek sevdiği bir hareket değildi bu. biraz tereddütlü yapardım ben bu işi ama gene de yapardım.

mısırları kabuklarından ve püsküllerinden arındırıp, yıkayıp ikiye böldüm. sonra üzerlerini epey aşacak kadar su ile kaynattım. düdüklü tencerem olsaydı daha çabuk olurdu tabii. bu mısırlar bikaç saat kaynadı. kaç saat olduğunun da farkında değilim. arada çatalla baktım. birini çıkartıp dışarda hafif soğutup bir kaç tane yedim. öylece piştiğine karar verdim. mısırlar yenecek sıcaklığa geldiğinde ilk etap üzerlerine hafif tereyağ sürüp, tuzlayıp öyle yedim. bu hali çok enfes oldu. kalanlarıysa buzdolabında saklayıp soğuk bir şekilde bir iki gün boyunca yedim.

mısırın faydalarını bulup okudum. içinde bolca c vitamini, b vitamini ve folik asit olduğunu bilmiyordum mesela. ayrıca lifli bir besin olduğu için mide ve bağırsaklara çok faydalı tabii. üşenmeyip evde haşlayıp yemek lazım. ama gene de ah ettim, türkiye'deki ilk yaz tatilimizde sokak mısırcısından mısır alıp alıp yiycem. onun tadı başka..

Friday, June 24, 2011

cevizli kabak salatası


süper güzel bir meze bu aslında ama salata olarak da yiyebiliriz. çok güzel çünkü.

2 kabak
2-3 diş sarımsak
1 bardak yoğurt
1-2 kaşık mayonez
ceviz içi
dereotu
zeytinyağ, tuz

kabakları soyup rendeliyoruz ve az zeytinyağında kavuruyoruz. rendeleyince çokmuş gibi görünüyor ama pişince yarıdan daha aza iniyor hacim. sonra soğumaya bırakıyoruz.

yoğurt, mayonez ve tuzu karıştırıyoruz. içine ezilmiş sarımsak, ince kıyılmış dereotu ve dövülmüş ceviziçini de katıyoruz. servis tabağına kabağı koyup üzerine yoğurtlu karışımı döküyor ve hepsini karıştırıyoruz. en son üzerini ceviz ve dereotu ile süslüyoruz.

Wednesday, June 1, 2011

rus salatası


üniversitede kantinlerden birinde soğuk sandviç yapılan bir bölüm vardı. orda favori iki sandviçim vardı. biri rus salatalı, kaşarlı, salamlı sandviç ve diğeri de arnavut ciğerli, rus salatalı ve acı minik tombul biberli sandviç. ilk zamanlar salamlıyı yaptırırdım hep ama son yıllarda ciğerliye takılmıştım.

rus salatası sanki çok zor birşeymiş de evde yapılamazmış gibi düşünürdüm hep. hiç de öyle değilmiş. tabii mayonezi kendiniz yapmaya kalkarsanız o zaman başka.

bezelye
havuç
patates
salatalık turşusu
mayonez

malzemeler bu kadar. evde buzlukta garnitür bezelye ve havuç karışımı vardı. 2 su bardağı dolusu kadar ondan kullanıp 2 adet de patatesi soyup aynen havuçlar gibi minik minik ve küp küp doğradım. hepsini bir tencerede üzerlerini geçecek kadar su koyup haşladım. sonra suyunu süzüp bir tabağa aldım. salatalık turşularını da minik minik doğrayıp tabağa ekledim. son olarak da üzerlerine mayonez koyup karıştırdım. çok güzel oldu. kalanını buzdolabına koymuştum. biraz beklemiş ve buzdolabında soğumuş olarak ertesi gün çok daha güzel olduğunu gördük.

Saturday, April 23, 2011

yoğurtlu patlıcan salatası


2 adet orta boy patlıcan
1-2 sap maydonoz
sarımsak
yoğurt
zeytinyağ
tuz

patlıcanları fırında közlüyoruz. pişerken patlıcanlar epey su salıyor. boşta ızgarada değil de bir fırın kabında yapmak lazım. sonra kabukların içinden kolayca çıkan patlıcanları bir tabakta bıçakla kesiyoruz. üzerine 4-5 kaşık yoğurt, ezilmiş/doğranmış 4-5 diş sarımsak (sarımsak tozu da olur) ve tuz koyup zeytinyağını da şöyle bir gezdiriyoruz. sonra hepsini karıştırıp üzerini maydonoz yapraklarıyla süslüyoruz. arasıra yapmak lazım bu salatayı. hem çok kolay hem de çok lezzetli.

közlenmiş patlıcanın dehşet güzel bir kokusu oluyor. kabuklarını bile yiyesim geldi çöpe atarken..

Sunday, March 13, 2011

kısır


ne zamandır aklımdaydı yapmak. ilk kısır denememdi. güzel oldu.

1 su bardağı ince bulgur
1 kaşık salça
domates, salatalık, maydanoz
limon, nar eşsisi
zeytinyağ
tuz, karabiber, kırmızı biber

1 su bardağı bulguru kaynar suyla ıslatıyoruz. su bulgurun biraz üstüne çıkıyor. 1 kaşık da salça koyup karıştırıyoruz. domates salçası koydum ben. evde olsaydı biraz biber de koyabilirdim. sonra kabın üzerini kapatıp bulguru şişmeye bırakıyoruz. 10-15 dakika sonra kapağını açıp bulgurdan bir parça yedim. biraz daha yumuşayabilir gibi geldi. tekrar sıcak su ekledim.

diğer tarafta sebzeleri minik minik doğruyoruz. maydanoz, salatalık, domates istediğiniz kadar koyabilirsiniz. kısırda olmazsa olmaz yeşil soğandır tabii. hatta kuru soğan koyanlar da var. fakat benim çiğ soğan kokusuyla ve hazmıyla sorunum var. olmamasını olmasına tercih ederim her zaman. bu yüzden soğansız yaptım.

sonra bir kapta bunları karıştırıyoruz. üzerlerine zeytinyağ, limon suyu, nar ekşisi, tuz, karabiber, kırmızı pulbiber de koyuyoruz. bunları bir güzel karıştırıp tuzunu baharatını ölçmek için tadına bakabilirsiniz. kimyonlu tarifler de gördüm ama ben koymadım. bir dahaki sefere bir de kimyonla deniycem.

akşam yemeği yanında salata olarak yapmıştım. kısırı o kadar çok yedim ki yemeğimi bitiremedim. 5 çayı yanında da yeri ayrıdır. yaşasın kısır..

Wednesday, December 29, 2010

semizotu salatası


sebzesel çalışmalarım devam ediyor. geçenlerde bir paket semizotu aldım. galiba 400 gr vardı içinde. yarısını bir akşam ve kalan yarısını da ertesi akşam 2 farklı çeşit salata yaptım.

aslında ikisi de çok basit. bildiğimiz şeyler. fakat bazen bazı şeyleri aklıma/aklımıza gelsin diye buraya koyuyorum.

her iki seferde de yapraklari iyice yıkayıp sonra sirkeli suda beklettim.

yoğurtlusu için bir kapta yoğurdu biraz sulandırıyoruz. sonra içine ezilmiş 1-2 diş sarımsak ve tuz koyup karıştırıyoruz. semizotu yapralarını saplarından ayırıp yoğurdun içine ekliyoruz. bir güzel karıştırıyoruz. üzerine de biraz kırmızı toz biber serpiştirdim.

diğeri de normal salata aslında. domates ve salatalığı küçük küçük ve kare kare doğrayıp semizotu yapraklarını da katıp bol zeytinyağı ve limon ekledim. buna ceviz ve hatta kuru üzüm de koyulabilir. evde yoktu ben koyamadım.

semizotunun faydalarına gelince.........

demir ve c vitamini açısından çok zengin olan semizotu tüm sebzeler içerisinde en yüksek seviyede omega 3 taşıyor. omega 3 kalp sağlığı için çok faydalı, kolesterolü düzenliyor, kanı inceltiyor, pıhtılaşmayı önlüyor. gerçek bir antioksidan olan semizotu, kanı üre ve benzeri maddelerden temizliyor. böbrek ve mesane rahatsızlıklarında idrar sökücü olarak kullanılan semizotu böbreklerdeki kum ve taşın dökülmesine yardım ediyor. mide yanmasına iyi geliyor. ayrıca bağırsakları yumuşatıyor.

Saturday, December 11, 2010

yoğurt


evde yoğurt yapmanın muhtemel sebepleri şunlar olabilir:
1-özellikle yurt dışında küçük kaplarda alıyoruz yoğurdu ve sütün yaklaşık 3 katı pahalı.
2-yoğurtlar yoğurda benzemiyor artık. o kadar uzun süre de öylece durabiliyor ki dolapta insan dehşete düşüyor. bu da gösteriyor ki içinde bol miktarda ve çeşitte katkı maddesi var. günlük sütten yapacağınız yoğurt muhtemelen daha saf olacak.
3-çok zevkli. hatta insanın durup durup yoğurt yapası geliyor.

günlük sütler çeşitli yağ oranlarında var burda. en yağlı olanını alıyorum (%3). sonra bir tencerede kaynatıyorum. çok fokur fokur kaynamasına gerek yok. kaynar kaynamaz ocaktan alıyorum. sonra yoğurdu yapacağım kapaklı tupperware kabın içine boşaltıyorum sütü. kapağı sıkı kapanan herhangi bir kapla da olur. bu arada bohça gibi büyükçe bir bezin ortasına koymuş oluyorum bu kabı da. daha sonra kabı bu bezle bohçalayacağız.

1 çorba kaşığı yoğurdu (her 1 litre süte 1 çorba kaşığı yoğurt) bir kapta kaşıkla hafif çırpıyoruz. krema gibi oluyor. sonra sütün sıcaklığını kontrol ediyoruz. ılık olmayacak. çok sıcak da olmayacak. küçük parmağınızı içine soktuğunuzda hafif ısıracak kadar sıcak olacak. aynen çorba terbiye eder gibi yoğurda kaşıkla azar azar süt koyup yoğurt kabında karıştırıyoruz. 4-5 kereden sonra kabımızdaki sütlü yoğurdu komple sütün içine boşaltıp sütü karıştırıyoruz. sonra üzerini kapatıp bohçamızı da üzerine sarıyoruz. hiç kımıldatmadan 4 saat bekliyor. 4 saat sonra gene fazla sallamadan buzdolabına koyuyoruz. genelde akşam yapıyorum bütün bu işleri ve sabah kalktığımızda süt yoğurda dönmüş oluyor. her seferinde hayret eder mi insan. ben ediyorum.