sponge bob izleyenler bilir. bikini kasabasi fantastik bir yerdir. orda her tur yaratik vardir. kimse kimseye aldirmaz. herkesin tek derdi vardir; yemek, tatil ve eglence.
stockholm bana bikini kasabasini hatirlatiyor. herkes halinden cok memnun, sanki tek dusunceleri ne yesek, ne icsek, ne giysek gibi. bir de hava sicak, tam yaz havasi. henuz istanbul'a yaz gelmemisken burda sicaktan ne yapacagimizi sasirmis durumdayiz. her yer insan kayniyor. hava bu kadar guzel olunca hastayim diyip ise gitmiyormus insanlar. sonra ortusunu kapan en yakin parka kosup kabak cicegi gibi acilip sacilip cimenlerde yuvarlaniyor. fotografta salsa yapan insanlar goruyorsunuz. ben de bir agacin altinda yatmis kitap okuyorum. gecen kis bu sehri buzlar altinda gormus biri olarak bu yaz hallerine inanmak cok zor geliyor bana.
senenin en uzun gunleri yasaniyor. bu uzunluk burda bizdekinden epey fazla. gelir gelmez en cok bunu yadirgadim. hava aksam saat 11 gibi karariyor. gece yarisindan sonra 2 gibi de yeniden aydinlanmaya basliyor. gun bu kadar uzun olunca da insan aksam oldu, tempomu yavaslatayim moduna gecemiyor. sanki her gunde iki gun birden yasaniyor gibi. insan bir gunde gereginden fazla hareket yapip cok yoruluyor. bir de ilk hafta aksam yemegi yemeyi beceremedim. yemek icin havanin kararmasini bekliyorum. sonra hafif acikmis oluyorum. biraz daha bekleyince bir bakiyorum saat 11 olmus, hatta yemek yesem mi ne yesem diye dusunurken 12 olmus... iste o saati bulunca da kul kedisi misali acilen yatmak gerekiyor. cunku gene ilk haftamda bir gece uykum kacmis tv seyrediyordum. 2'ye dogru havanin aydinlanmaya basladigini gorunce o panikle nasil kendimi yataga atmisim hatirlamiyorum bile. zaten zor yakalanmis geceyi kacirmamak lazim. gece de siyah olmuyor gokyuzu. koyu guzel bir mavi havada asili kaliyor.
guzel diyince, guzellikleriyle unlu isvec kizlari gercekten cok guzel. gecen gun hep kizlara baktigimi farkettim. biraz da erkeklere bakiyim dedim. onlar da guzel. kiz gibi guzeller yani. ama kizlar daha guzel. kizlara bakmaya devam ediyorum mecburen. bir de nasil guzel giyiniyorlar. herkesin kendine has bir tarzi var. ortaliga soyle bir bakip su moda anlasilan bu aralar diyemiyorum.
sehir de cok guzel zaten. sivri ve guzel catili, renkli binalar, agac ve park dolu her yer. sonra su kenarina ulasmak cok kolay. sehir merkezindeyken her tarafiniz su. her an bir kopruden geciyorsunuz, baska bir adaciga ulasiyorsunuz.
son olarak televizyon kanallarina bayildim. butun haftasonu non-stop tv izledigim lise yillarima geri donmus gibiyim. butun tv kanallari cnbc-e formatinda. yani ingilizce dilde ve isvecce altyazili. boylece cok rahat seyredebiliyorum. kanallar gunduz saatlerinde eski diziler veriyorlar. az once beverly hills, 90210 (evimiz hollywood'da) ekibi liseden mezun oldular. gecen gun de lace'in unlu 'which one of you bitches is my mother?' cumlesinin yer aldigi bolumunu izlemistim. bu dizi 80'lerde trt'de yayinlanmisti. diziden cok etkilenip sonra kitabini da okumustum. bir de dizinin muzigine bayilirdim. bu kadar eski bir diziye rastlayinca cok sasirdim. youtube'dan final sahnesini bulup izledim, lili'nin annesine kavustugu sahne. hayretle gordum ki hayal meyal hatirliyorum o sahneyi.
bu sabah oprah'ta barbara streisand vardi. central park'ta konserde sarki sozlerini unuttuktan sonra 27 yil seyirci onunde sarki soylememis. teleprompter'lar ciktiktan sonra yeniden canli sarki soylemeye baslamis. asagidaki sarkiyi programda soyledi, 63. ve son albumundenmis. estetikle hepsi birbirine benzeyen hollywood yildizlarina inat hic degismeyen bu muhtesem kadina sapka cikartiyorum sayin seyirciler..
make someone happy, make just one someone happy.
make just one heart the heart you sing to.
one smile that cheers you, one face that lights when it nears you.
one gal you're everything to.
fame, if you win it, comes and goes in a minute.
where's the real stuff in life to cling to?
love is the answer, someone to love is the answer.
once you've found her, build your world around her.
make someone happy, make just one someone happy
and you will be happy too
son olarak televizyon kanallarina bayildim. butun haftasonu non-stop tv izledigim lise yillarima geri donmus gibiyim. butun tv kanallari cnbc-e formatinda. yani ingilizce dilde ve isvecce altyazili. boylece cok rahat seyredebiliyorum. kanallar gunduz saatlerinde eski diziler veriyorlar. az once beverly hills, 90210 (evimiz hollywood'da) ekibi liseden mezun oldular. gecen gun de lace'in unlu 'which one of you bitches is my mother?' cumlesinin yer aldigi bolumunu izlemistim. bu dizi 80'lerde trt'de yayinlanmisti. diziden cok etkilenip sonra kitabini da okumustum. bir de dizinin muzigine bayilirdim. bu kadar eski bir diziye rastlayinca cok sasirdim. youtube'dan final sahnesini bulup izledim, lili'nin annesine kavustugu sahne. hayretle gordum ki hayal meyal hatirliyorum o sahneyi.
bu sabah oprah'ta barbara streisand vardi. central park'ta konserde sarki sozlerini unuttuktan sonra 27 yil seyirci onunde sarki soylememis. teleprompter'lar ciktiktan sonra yeniden canli sarki soylemeye baslamis. asagidaki sarkiyi programda soyledi, 63. ve son albumundenmis. estetikle hepsi birbirine benzeyen hollywood yildizlarina inat hic degismeyen bu muhtesem kadina sapka cikartiyorum sayin seyirciler..
make someone happy, make just one someone happy.
make just one heart the heart you sing to.
one smile that cheers you, one face that lights when it nears you.
one gal you're everything to.
fame, if you win it, comes and goes in a minute.
where's the real stuff in life to cling to?
love is the answer, someone to love is the answer.
once you've found her, build your world around her.
make someone happy, make just one someone happy
and you will be happy too